MUT – SİLİFKE – ERDEMLİ TURU

Yolculuğumuzun ilk saatlerinde konforlu aracımızda yıldızlar eşliğinde ilerliyoruz. Sabahın erken saatlerinde mis gibi çam havasıyla Kozak Yaylası’na ulaşıyoruz.

Burada köy kahvaltımızı yaparken, doğanın sessizliğinde ciğerlerimizi temiz hava ile dolduruyoruz. 🌲

Kahvaltı sonrası UNESCO Dünya Mirası listesindeki Bergama bizleri bekliyor.

İlk durağımız, antik çağın en önemli sağlık merkezlerinden Asklepion (Eski Hastane).

Burada tıbbın babalarından biri olan Galenos’un adımlarını takip ediyoruz.

Rehberimizin anlatımıyla “şifa yolları”, “kutsal çeşmeler” ve “tedavi tünelleri” arasında dolaşırken, antik dönemin sağlık anlayışına hayran kalıyoruz.

Sonrasında Bergama ovasına kartal gibi hâkim Pergamon Akropolü’ne teleferikle çıkıyoruz.

Yol boyunca Bergama’nın Osmanlı evleri ve Mısır Tanrılarına adanmış Kızıl Avlu panoramik olarak karşımıza çıkıyor.

Zirvede bizi büyüleyen manzaralar karşılıyor:

🏛️ Trajan Tapınağı – Roma döneminin zarif taş işçiliğiyle bezeli, göğe uzanan sütunlarıyla büyüleyici.

🎭 Antik Tiyatro – 10.000 kişilik oturma alanıyla dünyanın en dik tiyatrosu.

📚 Bergama Kütüphanesi – Parşömen kâğıdının doğduğu, İskenderiye’den sonra dünyanın ikinci büyük bilgi merkezi.

⚡ Zeus Sunağı – Hellenistik sanatın başyapıtı… Her taşında bir mit, her kabartmasında bir hikâye gizli.

Tarihle iç içe geçen bu eşsiz yürüyüşün ardından öğle yemeği molamızda Bergama’nın yöresel lezzetleriyle enerjimizi tazeliyoruz.

Daha sonra Kale Mahallesi, Arasta Çarşısı ve Parşömen Atölyesi ziyaretleriyle devam ediyoruz.

El emeğiyle üretilen Bergama parşömenlerinin hikâyesini dinlerken, tarihle sanatı buluşturuyoruz.

Günün son ışıklarıyla Şeytan Sofrası’na ulaşıyoruz.

Ayvalık Adaları’nı, Cunda’yı ve Midilli’yi kucaklayan bu tepede gün batımı adeta bir tablo gibi karşımıza çıkıyor.

Güneş, denizin ardına yavaşça çekilirken, biz de bu büyüleyici manzaranın tadını çıkarıyoruz. 🌅

🌞 Günün yorgunluğunu atmak üzere otelimize geçiyoruz.

🏨 Konaklama: Forest Ida Hotel

🍽️ Akşam Yemeği: Otelde (açık büfe / yöresel lezzetler eşliğinde)

Sabah kahvaltısının ardından doğanın içinden geçen efsanevi bir hikâyeye doğru yola çıkıyoruz: Hasan Boğuldu Göleti.

Burası sadece bir gölet değil… Yüzyıllardır anlatılan bir aşkın sessiz tanığı.

Rehberimiz, Zeytinli’nin yiğit delikanlısı Hasan ile obalı güzel Emine’nin kavuşamayan hikâyesini anlatırken, göletin üzerindeki sis perdesi sanki geçmişi bugüne taşıyor.

Ağaçların arasından süzülen rüzgârın sesi sanki Emine’nin fısıltılarını taşıyor... 🌫️

Ardından Akçay Sahili boyunca kısa bir yürüyüşle deniz kokusunu içimize çekiyor, sahil kafelerinde sıcak bir kahve molası veriyoruz.

Ve devamında rotamız Cunda Adası!

Adımınızı attığınız anda taş evlerin kokusu, daracık sokaklardaki begonviller ve deniz rüzgârı sizi sarıyor. 🌺🌬️

Burada;

⛪ Saatli Camii’nin zarif mimarisini,

🏛️ Taksiyarhis Anıt Müzesi’nin ihtişamını,

🎨 Sanat galerileriyle dolu Küçükköy sokaklarını,

🏖️ ve Sarımsaklı Plajı’nın huzur veren sahilini geziyoruz.

Serbest zamanınızda Cunda’nın meşhur sakızlı dondurmasından tadabilir, deniz kenarındaki kafelerde “bir fincan huzur” içebilirsiniz. ☕🌸

Günün sonunda, dolu dolu geçen iki günün ardından dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.

Yol boyunca yeni dostluklar, unutulmaz fotoğraflar ve bir sürü güzel anı biriktirmenin huzuruyla veda ediyoruz.

Bir sonraki keşifte görüşmek üzere! 🌅